Hz. İsa’nın Mucizeleri ve Tebliği
Doğumundan Allah’ın Katına alınışına kadar
bütün hayatı mucizelerle dolu olan Hz. İsa’nın yaşadığı ve Allah’ın
izniyle gerçekleştirdiği mucizeler, Kuran’da şu şekilde haber
verilmektedir:
Allah şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa, sana ve
annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu’l-Kudüs ile destekledim,
beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab’ı,
hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim…” (Maide Suresi, 110)
İsrailoğullarına elçi kılacak. (O İsrailoğullarına
şöyle diyecek:) “Gerçek şu ben size Rabbiniz’den bir ayetle geldim. Ben
size çamurdan kuş biçiminde bir şey oluşturur içine üfürürüm o da
hemencecik Allah’ın izniyle kuş oluverir. Ve Allah’ın izniyle doğuştan
kör olanı, alaca hastalığına tutulanı iyileştirir ve ölüyü diriltirim.
Yediklerinizi ve biriktirdiklerinizi size haber veririm. Şüphesiz eğer
inanmışsanız bunda sizin için kesin bir ayet vardır.” (Al-i İmran
Suresi, 49)
Hz. İsa’nın ayetlerde bildirilen mucizeleri; babasız
olarak doğması, beşikte iken konuşması, Allah’ın kutsal kitaplarını,
Tevrat’ı, İncil’i ve Kuran’ı bilmesi, çamurdan kuş biçiminde bir şey
yapıp, nefesiyle canlandırıp uçurması, doğuştan kör olanı, alaca
hastalığını iyileştirmesi, ölüyü diriltmesi, insanların yediklerini ve
saklayıp biriktirdiklerini haber vermesi, kendisinden sonra gelecek
kutlu insanı, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’i “Ahmet” ismiyle haber
vermesi sayılabilir.
Hz. İsa’nın gösterdiği tüm bu mucizelere ve Allah’ın
vahyiyle yaptığı tebliğe rağmen kavmin büyük bir bölümü inkarlarını
sürdürmüştür. Kuran’da örnekleri verilmiş diğer kavimler gibi, o dönemin
inkarcıları da Hz. İsa’nın yaptıklarının büyüden başka bir şey
olmadığını söyleyerek, onu büyücülükle itham etmişlerdir:
Hani Meryem oğlu İsa da: “Ey İsrailoğulları,
gerçekten ben, sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden
önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi “Ahmed” olan bir
elçinin de müjdeleyicisiyim” demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle
gelince: “Bu, açıkça bir büyüdür” dediler. (Saff Suresi, 6)
Yine Kuran’da bildirildiği gibi Hz. İsa Yahudiliği
ortadan kaldırmak için değil, bu şeriatın aslında doğru olduğunu
vurgulamak ve içine eklenmiş olan hurafeleri temizleyerek, dini aslına
döndürmek için gönderilmiştir. Ayrıca Allah onu, çeşitli Yahudi
tarikatları arasındaki tartışmaları açıklığa kavuşturmakla da
görevlendirilmiştir. Kuran’da şöyle bildirilmektedir:
(Hz. İsa:)”Benden önceki Tevrat’ı doğrulamak ve size
haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak üzere size Rabbiniz’den bir
ayetle geldim. Artık Allah’tan korkup bana itaat edin.” (Al-i İmran
Suresi, 50)
İsa, açık belgelerle gelince, dedi ki: “Ben size bir
hikmetle geldim ve hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir kısmını size
açıklamak için de. Öyleyse Allah’tan sakının ve bana itaat edin.”
(Zuhruf Suresi, 63)
Hz. İsa Tevrat’taki imani konuları doğrulamış, fakat
Allah’ın insanlara bir yol gösterici ve öğüt olarak gönderdiği yeni
kitabını; İncil’i getirmiştir:
Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki
Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona içinde
hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için
yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik. İncil sahipleri Allah’ın onda
indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse,
işte onlar, fasık olanlardır. (Maide Suresi, 46-47)
Hz. İsa’nın çağrısına cevap verenlerin sayısı
başlangıçta çok az olmuştur. Çünkü bu çağrı, hem geçimlerini yıllardır
hakim kıldıkları hurafe ve gelenekten sağlayan rahip sınıfının, hem de
Allah’ın hakimiyetini kabul etmeyen yönetici sınıfın ayrıcalıklarını
ortadan kaldırıyordu. Onların uyguladıkları baskı ve tehdit, halkın
korkmasına ve Hz. İsa’dan uzaklaşmalarına yol açıyordu. Hz. İsa’nın
yaptığı tebliğ yaygınlaşmaya, onu takip edenlerin sayısı artmaya
başladığında, bu grupların hazırladıkları sinsi tuzaklar ve Hz. İsa’yı
engellemek için yaptıkları planlar da artmıştır. Bu gibi tuzaklarla
tarih boyunca tüm peygamberler karşılaşmışlardır. Kuran’da müşriklerin
elçilere karşı gösterdikleri bu insanlık dışı tutum şöyle
belirtilmiştir:
… Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin
hoşlanmayacağı bir şeyle gelse büyüklük taslayarak bir kısmınız onu
yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldüreceksiniz, öyle mi? (Bakara
Suresi, 87)
Toplum içinde Hz. İsa’yı dinleyip inananlar ile inkar
edenler ayrılmaya başlamış, iki grup arasındaki fark belirgin bir
şekilde ortaya çıkmıştır. Bir tarafta gerçek dini anlatan ve insanları
tek bir Allah’a iman etmeye çağıran Allah’ın elçisi, diğer yanda ise
hangi mucizeyi, hangi delili görürse görsün, inanmamaya karar vermiş bir
grup vardır. Hz. İsa’nın karşısındaki düşmanlar kendilerini açıkça
belli etmişlerdir. Onu dinleyen, yanında olan kişilerden de sonradan onu
inkar edenler çıkmış olması muhtemeldir. Nitekim Allah “Sonra,
içlerinden birtakım fırkalar ihtilafa düştü…” (Zuhruf Suresi, 65)
ayetiyle bu durumu bizlere haber vermektedir. Bu nedenle de Hz. İsa
kavmin içinde iman eden, gerçekten güvenebileceği kişileri
belirlemiştir. Bu durum Kuran’da şu şekilde belirtilmiştir:
Nitekim İsa, onlarda inkârı sezince, dedi ki: “Allah
için bana yardım edecekler kimdir?” Havariler: “Allah’ın yardımcıları
biziz; biz Allah’a inandık, bizim gerçekten Müslümanlar olduğumuza şahit
ol” dediler. (Al-i İmran Suresi, 52)
|
DUCCIO di Buoninsegna’nın, Hz. İsa’yı havarileriyle yemek yerken tasvir ettiği bir tablosu |
Kuran’da Hz. İsa’yı öldürmek amacıyla inkar edenlerin
bir tuzak kurdukları haber verilir. Rivayetlere göre Hz. İsa’nın
yanındakilerden birisinin ihanet etmesini sağlayan bir kısım bağnaz din
adamları, Allah’ın elçisini tutuklayıp Romalılara teslim etmek
istemişlerdir. Yine rivayetlere göre ölüm cezasını uygulama hakkı
olmayan rahipler, Roma yönetimini kışkırtmak için bir tuzak hazırlamış
ve Hz. İsa’yı Romalı yöneticilere karşı olan bir kişi olarak
tanıtmışlardır. Çünkü Romalıların bu konuda çok hassas ve acımasız
olduklarını bilmektedirler. Bu tuzağın sonu ise Kuran’da şöyle
bildirilmiştir.
Onlar (inanmayanlar) bir düzen kurdular. Allah da
(buna karşılık) bir düzen kurdu. Allah, düzen kurucuların en
hayırlısıdır. (Al-i İmran Suresi, 54)
Ayetlerde de bildirildiği gibi, Hz. İsa’yı öldürmek
için harekete geçilmiş, tuzak kurulmuştur. Ancak onlar Hz. İsa’yı
öldürmeyi başaramamışlar, onun bir benzerini, Hz. İsa zannederek
öldürmüşlerdir. Allah, Hz. İsa’yı Kendi Katına yükselterek, hazırlanan
tuzağı boşa çıkarmıştır:
Ve: “Biz, Allah’ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa’yı
gerçekten öldürdük” demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza
verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun)
benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin
bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin
hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. Hayır; Allah onu
Kendi’ne yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Nisa Suresi, 157-158)
Romalıların Hz. İsa’yı çarmıha gererek öldürdükleri
iddiası dünya genelinde oldukça yaygındır. Bu iddiaya göre, Hz. İsa’yı
tutuklayan Romalılar ve Yahudi din adamları onu çarmıha gererek
öldürmüşlerdir. Nitekim, Hıristiyan aleminin çok büyük bir bölümü de
olayı bu şekilde kabul etmekte, fakat Hz. İsa’nın öldükten sonra
dirilerek göğe yükseldiğine inanmaktadır. Ancak Kuran ayetlerini
incelediğimizde olayın aslının böyle olmadığını görürüz:
Ve: “Biz, Allah’ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa’yı
gerçekten öldürdük” (katelna) demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir
ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler (ma katelehu) ve onu asmadılar (ma
salebe). Ama onlara (onun) benzeri gösterildi (şubbihe). Gerçekten onun
hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların
bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin
olarak öldürmediler (ma katelehu). (Nisa Suresi, 157)
Aynı ayetin devamında Hz. İsa’nın ölümü için şu şekilde bildirilmektedir:
Hayır; Allah onu Kendi’ne yükseltti (refea). Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 158)
Ayette bildirilen gerçek açıktır. Yahudilerin
kışkırtmalarıyla Hz. İsa’yı öldürmeye kalkışan Romalılar, bunda başarılı
olamamışlardır. Ayette geçen “…Ama onlara (onun) benzeri gösterildi…”
ifadesi bu durumu açıkça haber vermektedir.
Allah insanlara Hz. İsa’nın bir benzerini göstermiş
ve onu Kendi Katına yükseltmiştir. Ayrıca Rabbimiz, bu iddiada
bulunanların gerçeğe dair bir bilgileri olmadığını da bildirmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder